Herkes baktı, kimse görmedi! İzmir'deki facia göz göre göre gelmiş
ES DİYET

İzmir’de yalnız kaldıkları evde yangın nedeniyle hayatlarını kaybeden beş kardeş dün toprağa verildi. Babaları cezaevinde olan, ekonomik olarak zor şartlar içindeki kardeşlerin ölümü, dezavantajlı çocuklar için neler yapılması gerektiğini de gündeme getirdi. Bakanlık, çocukların devlet himâyesine alınması teklifinin daha önce aile tarafından kabul edilmediğini açıklarken, uzmanlar da çocukların ailelerinin yanındayken yerel yönetimler dahil devlet kurumları tarafından desteklenmesi gerektiğini belirtiyor.

Selçuk’ta önceki akşam tek katlı bir evde çıkan yangında bir yaşındaki Aras Bulut, iki yaşındaki Işık, üç yaşındaki Miraç, dört yaşındaki Funda Peri ve beş yaşındaki Fadime Nefes kardeşler hayatlarını kaybetmişti. Çocukların babası Hakan Akcan’ın 1.5 yıldır hırsızlık suçundan cezaevinde olduğu, anne Melisa Akcan’ın (27) ise evin geçimini hurdacılık yaparak sağladığı öğrenildi. 

Melisa Akcan önceki akşam da beş çocuğunu evde bırakıp hurda toplamaya gitmişti. Kapıyı da çocukların üzerine kilitledi. Anne Akcan dışarıdayken, evde bulunan sobanın devrilmesiyle çıktı. Alevlerin sardığı, kapısı kilitli evde beş çocuk mahsur kaldı. Anne geri döndüğünde evden dumanların yükseldiğini görerek yardım istedi.

ZEHİRLENDİLER 

İtfaiye ekiplerinin müdahalesi ile alevler kontrol altına alınırken, anneleri tarafından evden çıkarılan çocuklardan üçünün zehirlenerek hayatını kaybettiği belirlendi. Durumu ağır olan iki çocuk da hastanede yaşamını yitirdi. Otopsideki ilk bulgulara göre çocukların vücutlarında yanık yoktu, hepsi karbonmonoksit gazından zehirlenmişti. 

Yanan evde hayatını kaybeden beş kardeşten geriye pencere kenarındaki sapanlar, balkonda asılı kaydırak kaldı... 

‘KAPININ KOLUNU ÇIKARTIYORDU’ 

Facianın tanıklarından, ailenin komşusu Esma Şahin, “Çocukların üstlerini kapıyı kilitlemiş annesi gitmiş” dedi. Şahin, ailenin maddi durumunun iyi olmadığını anlattı: “Durumları kötüydü. 100 kişi şikayet etti ama bu çocukları alamadılar” dedi. Soner Şahin de Melisa Akcan’ın “Çocuklarım öldü” çığlıklarıyla ailenin evine gittiklerini belirterek, “Evin içine koşturduk, içerde duman vardı. Annesi de çocukları dışarı çıkarıyordu. Kapılarda kilit yok ama PVC kapı olduğundan kapıyı çekip kolu çıkartıp ayrılıyormuş çocukların yanından, bize de öyle söyledi.”

Herkes baktı, kimse görmedi İzmirdeki facia göz göre göre gelmiş

‘KARDEŞİM ALMAK İSTEDİ’ 

Melisa Akcan’ın amcası Yılmaz Açar (62) da çocukların babasının 1.5 yıldır açık cezaevinde olduğunu belirterek, “Hem hem de biz yardım ediyorduk. En son iki ay önce geldim. Kardeşim, Melisa’ya iki çocuğu yanına almayı, diğer çocukları da yurda vermeyi teklif etti. Ama bu teklifi kabul etmedi. Sosyal Hizmetler de bu çocukları almak istedi ancak yine vermediler” dedi.

AİLEDEN AYRILMADAN ÇOK YÖNLÜ DESTEK 

Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği Başkanı Avukat Müjde Tozbey de herhangi bir istismar durumu olmadığında çocukların ailelerinden koparılmaması gerektiğini savundu. Tozbey şunları söyledi: “Ailedeki yoksulluk ve sağlık sorunları nedeniyle ortaya çıkan riskler, çocukların anneden ayrılması yerine, aileye sürdürülebilir bir destek sunularak giderilmeliydi. Kontrol mekanizmaları, sadece istismar vakalarıyla sınırlı olmamalı. Sosyal hizmet ekipleri ailenin yaşam koşullarını düzenli aralıklarla gözlemleyip destek sunmalıydı. Aileye yönelik düzenli ziyaretler, sağlık hizmetlerine erişim, çocukların eğitimi için gerekli yardımlar sağlanmalıydı. Yoksulluk, sosyal hizmet politikalarının yeniden şekillendirilmesini zorunlu kılıyor. Bu politika, çocukları ailelerinden koparmak üzerine değil, ailelerin koşullarını iyileştirerek çocuklara güvenli bir gelecek sağlamak üzerine kurulmalı.” 

Herkes baktı, kimse görmedi İzmirdeki facia göz göre göre gelmiş

SORUMLULUK HİSSEDİYORUZ 

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, “Masum çocuklarımızı yitirmemizde bir ihmal varsa bunun takipçisi olacağız” derken, Efes Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel, “Hiç kimseyi ayırt etmeksizin, öncelikle tüm kurum ve temsilcilerini sonra da tüm yurttaşları içine katarak ifade etmek istiyoruz ki, böyle bir felaketi önleyemediğimiz için öfkeliyiz. Öfkeliyiz ve sorumluluk hissediyoruz” ifadelerini kullandı.

HER ŞEY 20 DAKİKADA OLDU

Sinir krizi geçiren ve ayakta durmakta güçlük çeken Melisa Akcan hastanede bir süre gözetim altında tutulduktan sonra polis merkezine götürüldü. Annenin ilk ifadesinde, topladığı hurdaların parasını almak için 18.45 sıralarında evden çıktığını, 19.05 sıralarında geri döndüğündeyse evden dumanların yükseldiğini görüp bağırarak yardım istediğini söylediği öğrenildi.

ÇOCUKLAR AİLEDEN NEDEN ALINMADI?

MELTEM GÜNEŞ, HANDE ATILGAN / Ankara - Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı kaynaklarından alınan bilgiye göre Akcan Ailesi, Bakanlık tarafından Sosyal Ekonomik Destek Hizmeti ile desteklendi. Düzenli desteklerin yanı sıra, ilave desteklerle birlikte, aileye ağustos ayından bu yana toplam 110 bin lira sosyal yardım desteği sağlandı. Bu yıl içinde Bakanlık ekipleri eve 18 ziyaret gerçekleştirdi. Aileye kardeşlerin devlet himayesine alınması imkânı da sunuldu. Ancak aile “Kendimize zarar veririz, çocuklarımızı asla vermeyiz” ifadelerini kullandı. Bundan dolayı çocuklar Sosyal Ekonomik Destek ile ailelerinin yanında desteklenmeye devam edildi.

Neler yapılmalı?

Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümü’nden Prof. Dr. Tarık Tuncay, konuya ilişkin Milliyet’e yaptığı açıklamada, şunları söyledi:

“Bir annenin çocuklarını evde kilitleyip gitme kararı, çoğu zaman çaresizlikle alınmış bir karardır ve böyle bir eylem, bireysel bir yetersizlik kadar, destekleyici sistemlerin eksikliğine ve sosyoekonomik engellere de işaret ediyor. Türkiye’de sosyal hizmetlerin, çocukları koruma pratiğinin merkezinde bakanlık görünüyor ama yerel yönetimlerin de sorumlulukları var. Kanunlara göre kadın konukevleri, gündüz bakım evleri açmalılar. Anne dışarıya çıktığında çocuğunu bakım merkezine bırakabilmeli. Ücretsiz, düşük ücretli gündüz çocuk bakım merkezlerini çoğaltmalıyız. Çocuk koruma ekiplerinin niceliksel olarak yeterli olmadığını görüyoruz. Destek uyguladığımız aileleri sıklıkla izlemeliyiz.”

‘Alınması uygun değil’

Prof. Dr. Tuncay, uluslararası literatürde yer alan “yeterli ebeveynlik” kavramına değinerek, “Anne ‘vasat’ ama çocuğuna belirli ölçüde sevgi, ilgi, şefkat gösterebiliyorsa en iyi kurulaşa nazaran tercih edilir. Yeterince ebeveynlik yetiyor. O şefkat kurumda verilemiyor. Diğer türlü en büyük kötülüğü yapmış oluruz” dedi. Tuncay “Eğer çocuğa bir kötü muamele yoksa, açık veya üstü örtülü istismar, ihmal yoksa çocuğun anneden zorla alınması evrensel hukuk ilkeleri açısından uygun değil” değerlendirmesinde bulundu.

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!

ES DİYET

Yazarlarımız

E-Bülten Aboneliği