İki yıl geçti. Kaç yıl geçerse geçsin, acısı hiç dinmeyecek, hiç değişmeyecek bir acı. Bu asrın felaketiydi. Bu felaketi her birimiz yüreklerimizde hissediyoruz. Acımız ilk günkü gibi taze. Hüznümüz her zamankinden daha fazla. Kaybettiklerimizin yokluğu her zamankinden çok daha fazla yüreğimizi yakıyor.
Hep beraber haykırıyoruz! İhmaller yüzünden artık ölmek istemiyoruz. Evlerimiz mezar olsun istemiyoruz. Doğal afetleri önleyemeyiz ama ölümleri önleyebiliriz. İhmaller olmasa bu kadar ölüm olmazdı, bu kadar acı yaşanmazdı, sevdiklerimiz, değer verdiklerimiz, yüreğimizi yakmazdı. Yitirdiklerimiz için, kaybettiklerimiz için, canlarımız için 2 yıldır adalet istiyoruz. Adalet istemeye de devam edeceğiz. Bize ihmaller zincirinden dolayı bu acıyı yaşatanlardan hesap sorulmalı. Adalet önünde hesap vermeliler. Belki acımız dinmeyecek ama bir nebze olsun yüreğimize su serpilecek.
Canlarımızı kaybettik, eksik kaldık. Çocuklarımızı, kadınlarımızı kaybettik eksik kaldık. Annelerimizi, babalarımızı kaybettik eksik kaldık. Gözümüzdeki yaş, kalbimizdeki sızı, yaşadığımız hüzün asla bitmeyecek.
6 Şubat'ın yüreklerimizde yaktığı ateş hiç sönmeyecek. Gözlerimizdeki akan yaşlar dinecek mi bilmiyorum, yüreğimizdeki acı bitecek mi bilmiyorum, bu yangın sönecek mi bilmiyorum ama bildiğim tek bir şey var artık canlarımız gitsin istemiyoruz. Sevdiklerimiz yok olsun istemiyoruz. İhmaller zinciri olsun istemiyoruz. Sadece gerçek suçlular cezalarını çeksin adalet istiyoruz. Kaybettiklerimiz 53 bin deprem şehidimiz tanıdıklarımız olmayabilir, yüzlerini görmediklerimiz olmayabilir, bizim akrabamız, eşimiz, dostumuz olmayabilir. Ama kaybolan giden, yitirilen canlar, bizim canlarımız, bizim insanımızın canları. Onların acılarını yüreklerimizde hissediyoruz, gözyaşlarımız onlar için akıyor, deprem bölgesinde 11 ilin her karış toprağında bir acı var, bir Çığlık var, bir matem var.
Peki ya geride kalanlar. Onların yaşantısı kolay mı oluyor sanıyorsunuz? Bir kısım insanımızın gözyaşı hiç ama hiç dinmiyor, o anı her an yaşıyor. Bir kısım insanımızın yası hiç bitmiyor yürekleri parça parça, lime, lime. Bir kısım insanımız konteyner da, bir odalık yerde hayatına devam etmeye çalışıyor. İki yıldır bu zorluklara göğüs gererek kaybettiklerinin acısını yüreklerinde yaşıyarak yaşam mücadelesi veriyorlar. Anlatacak söylenecek çok şey var. Asrın felaketi sadece 11 ilimizi etkilemedi. Bütün Türkiye'ye etkiledi. Yasa boğdu. Acıların en ağırını yaşattı.
Bugün 6 Şubat hava yine çok soğuk, hava yine yağışlı, hava yine dondurucu bir hal aldı. Sanki O GÜNÜ HATIRLATIRCASINA, ZAMANIN DURDUĞU ANI HİSSETTİRİRCESİNE...
Deprem Şehitlerini asla unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız. Bugün 6 Şubat her yıl MİLLİ YAS GÜNÜ olmalı. Gelecek nesiller bu günü asla unutmamalı.
Asrın felaketinde binlerce deprem şehidimiz, 100 binin üzerinde yaralımız var. Ve yine binlerce insanımız konteyner kentlerde yaşamını çok zor şartlar altında devam ettiriyor. Yani asrın felaketinde insanımızın yaraları tam olarak sarılmış değil. Bu yaraların tam olarak sarılabilmesi için her türlü mücadele verilmeli, hiçbir fedakarlıktan kaçınılmamalıdır. 85 milyon bunun şuurunda olmalı, fedakarlıkta sınır tanımamalı. Ekmeğimizi bölüşmemiz gerekiyorsa bölüşelim. Yeter ki dinsin bu acı.
Biten Hayatlar, yarım kalan hayatlar, sönen ocaklar, unutmak mümkün mü? Yasını tutmamak mümkün mü? İnsanız diyorsak, insan olduğumuzu hatırlamak istiyorsak, o acıları yüreğimizde hissederek yaşamak insan olduğumuzun en büyük göstergesi değil mi?
Peki acaba 6 Şubat'tan bu yana yaşananlardan, olanlardan ders alabildik mi?
Kendimizi sorgulayalım bakalım. Depremden sonra Allah bir daha bu acıları yaşatmasın diyoruz. Ama bu acıları yaşamamamız için neler yapıyoruz? Bir ona bakmak lazım. Temennilerin ötesinde eyleme geçebildik mi? Bir çoğu bizden kaynaklanan, kentsel dönüşümleri başlatabildik mi? Hala binaların kolonlarını kesmeyi bırakabildik mi?Bunların sorumlusu kim? Biz olabilir miyiz? Maddeci anlayıştan manevi anlayışa geçebildik mi acaba? Dünya hayatını bir tarafa bırakıp, ahiret hayatını düşünebildik mi? Bir Daha Bu acıların yaşanmaması için gereken tedbirlerimizi aldık mı veya alıyor muyuz acaba? Ölümü hiç aklımıza getiriyormuyuz? Ölüm var unutmayalım, diyebiliyormuyuz?
Ülkemizin deprem kuşağında bir ülke olduğunu hiçbir zaman unutmamamız gerekir. Ve yine hiçbir zaman bir dakika sonra deprem olacakmış gibi hazırlanmamız gerektiğini, bunu aklımızdan çıkarttığımız bir an çıkartmamamız gerekir. Çıkartırsak, daha biz çok binlerce insanımızı kaybeder ve yaşadığımız acıların çok daha ağrını yaşamak zorunda kalabiliriz.
Daha büyük acıların yaşanmaması için tekrar etmekte fayda var. Bir dakika sonra deprem olacak mış gibi hazır olmalıyız. Kendimize soralım. Binaların kolonlarını kesmekten vazgeçecek miyiz artık? Veya maddi menfaatler için hile üzerine hile yapacak mıyız? Veya ihmaller zincirini tekrar edecek miyiz? Denetim yapanların, yapılan sahtekarlıkları görmemezlikten gelecekmiyiz?
Hep birlikte şu gerçeği haykıralım!
EVLERİMİZ MEZAR OLMASIN...
Nur DELİCE