Eskişehir’de riskli binalar için acilen harekete geçilmeli
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Eskişehir Şube Başkanı Orkun Kılıç, kentte riskli binaların hızla güçlendirilmesi gerektiğini belirtti.
Eskişehir’de riskli binalar için acilen harekete geçilmeli
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Eskişehir Şube Başkanı Orkun Kılıç, kentte riskli binaların hızla güçlendirilmesi gerektiğini belirtti.
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Eskişehir Şubesi Başkanı Orkun Kılıç şu ifadeleri kullandı;
TIP FAKÜLTESİ BİNASI BİZİ ENDİŞELENDİRİYOR
Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi konusu basında sıkça yer alan bir konu. Fakat bu konuda bizim resmi olarak bildiğimiz veya bize iletilmiş bir proje bulunmuyor. İnşaat mühendisleri odası olarak, çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerden sonra proje denetleme yetkimiz elimizden alındı. Bu yüzden projeler artık odamıza gelmiyor. Ancak tıp fakültesiyle ilgili şifahen edindiğimiz bilgilere göre, bir güçlendirme ihtiyacının ortaya çıktığı ve bu konuda bir proje hazırlandığı basına yansımıştı. Ancak bizim bildiğimiz kadarıyla bu güçlendirme çalışmasına henüz başlanmadı. Projenin şu anda hangi aşamada olduğunu bilmiyoruz.
Yapılan açıklamaların üzerinden 1 yıl geçmesine rağmen çalışmaların hâlâ başlamamış olması bizi endişelendiriyor. Eğer bir binayı depreme dayanıklı hale getirmek istiyorsanız, bunu mümkün olan en kısa sürede yapmanız gerekiyor. Çünkü deprem olduktan sonra yapılan bir güçlendirme çalışması maalesef anlamını yitiriyor. Depremin ne zaman olacağını bilmediğimiz için bu tip binalarda risk almak çok büyük bir hata olur. Söz konusu yapı, her gün on binlerce insan tarafından kullanılan bir hastane. Üstelik bir deprem anında da sağlam kalması gereken, hayati öneme sahip bir bina. Dolayısıyla bu tür çalışmaların bir an önce tamamlanması gerekiyor.
Bizim önerimiz oldukça net: Bu binanın güçlendirme çalışmalarının bir an önce tamamlanarak depreme dayanıklı hale getirilmesidir. Ancak bu süreçte, "Hastane binasını boşaltalım mı?" gibi ciddi soruların da yanıtlanması gerekiyor. Eğer sadece risk taşıyan binaları boşaltma kararı alırsak, çok daha büyük bir sorunla karşı karşıya kalabiliriz. Çünkü bu, sağlık hizmetlerinin aksamasına ve diğer hastanelerde ciddi bir yoğunluk oluşmasına yol açabilir. Örneğin, tıp fakültesi binasının güçlendirme ihtiyacının çok fazla olmaması sevindirici bir durum. Ancak diğer hastanelerimizin durumu hakkında yeterli bilgiye sahip değiliz. Bu nedenle boşaltma gibi kararlar almadan önce çok kapsamlı bir değerlendirme yapılmalı.
KENT LOKANTASI BİNASI DEPREME DAYANIKLI DEĞİL
Köprübaşı’nda faaliyet gösteren Kent Lokantası’nın depreme dayanıklı olmadığı yönünde iddialar doğru. Zaten bu binanın deprem riski taşıyan bir yapı olduğu açık. Ancak şunu vurgulamak isterim ki, bu konu biraz siyasi bir tartışmaya dönüşmüş durumda. Asıl önemli olan, sadece Kent Lokantası değil, şehirdeki diğer riskli binaların da değerlendirilmesidir. Örneğin, 1999 öncesi yapılmış, özellikle 8 katlı binaların çoğu deprem açısından risk teşkil ediyor. Şehirde bu tür yüzlerce bina bulunuyor. Konunun sadece Kent Lokantası üzerinden tartışılması yanlış. Çünkü lokanta, deprem sonrası hayati işlevi olmayan bir bina. Yani bu bina yıkıldığında eğer o esnada içerisinde insanlar yemek yemiyorsa büyük bir trajedi yaşanmaz. Ama örneğin hastaneler, okullar ve kamu binaları gibi yapılar, deprem sonrası da sağlam kalması gereken yapılardır. Bu nedenle asıl önceliğin hayati öneme sahip yapılara verilmesi gerektiğini düşünüyorum.
ADALAR’DA YIKIMI DEVAM EDEN BİNA
Adalar bölgesinde, geçtiğimiz günlerde bir bina yıkımı sırasında meydana gelen kazada dört işçi yaralandı. Bu kaza aslında şehir planlamasındaki en büyük sorunlardan birini gözler önüne seriyor. Bu sorun, kentsel dönüşümün ada veya mahalle bazında değil, bina bazında yapılmasıdır. Adalar bölgesi, şehrin en yoğun bölgelerinden biri. Burada bir binayı yıkmak için yeterli alan yok. Adalar mevkii ve Şair Fuzuli Caddesi’nin köşesindeki o binanın yıkımı sırasında da bu durum açıkça görüldü. 8 katlı bir binayı, sıkışık bir bölgede güvenli bir şekilde yıkmak oldukça zor. Eğer bu bölgeyi toplu bir şekilde dönüştürebilseydik, bu tür kazaların yaşanma ihtimali çok daha düşük olurdu. Şu anda bina bazında yıkım yapıldığında, iş güvenliği önlemleri ne kadar alınırsa alınsın, şehir merkezinde bu işlemler büyük risk taşıyor. İnsan yapısı gereği hata yapmaya müsaittir ve bu tür riskli şartlarda çalışan kişilerin küçük hataları bile büyük kazalara neden olabiliyor. Ancak mahalle bazında bir dönüşüm yapılsa, bu sorunlar minimize edilebilir.
FEVZİ ÇAKMAK VE ŞARHÖYÜK’TE YENİ İMAR LAZIM
Son olarak Şarhöyük ve Fevzi Çakmak Mahallesi gibi, 2 katlı imar izinli bölgelerdeki eski binalar var. Bu bölgelerde kentsel dönüşümün yapılamamasının sebebi, mevcut imar izninin 2 katla sınırlandırılmış olmasıdır. 2 katlı bir binanın dönüşümü, müteahhitler için kârlı bir yatırım değildir. Ancak bu bölgelerde imar düzenlemesi yapılarak, örneğin 4 katlı binalara izin verilirse, bu durum değişebilir. Örneğin, şu anda 2 katlı ve her katta tek daire olan bir bina yerine, 4 katlı ve her katta 4 daire olan bir bina yapılabilir. Böylece bu bölgelerde kentsel dönüşüm teşvik edilmiş olur. Ayrıca bu tür bir düzenlemeyle, bu bölgelerde altyapı sorunları çözülmeden yeni imar alanları açmaya da gerek kalmaz. Şehirde mevcut olan alanlar değerlendirilerek daha ekonomik ve sürdürülebilir bir yaklaşım benimsenmiş olur. Müteahhitler arsa yok, yeni arsalar oluşturulmalı diyorlar. Bu mahallelerde yeni imar planları yapılarak arsa problemi de aşılmış olur.
KAYNAK: HABER MERKEZİ
Tepkiniz Nedir?