Emek Partisi Eskişehir’de işçiler için kampanya başlattı
Ceren Kökoğlu, “Barajsız Sendika, Yasaksız Grev, Güvenceli İş!” kampanyasını tanıtarak, işçilerin sendikal haklarının fiilen engellendiğini vurguladı.
![Emek Partisi Eskişehir’de işçiler için kampanya başlattı](https://www.ajansexpres.com.tr/uploads/images/202502/image_870x_67a8e44eba17b.webp)
Emek Partisi Eskişehir İl Başkanı Ceren Kökoğlu şu ifadeleri kullandı; “Bugün Emek Partisi olarak “Barajsız Sendika, Yasaksız Grev, Güvenceli İş!” şiarıyla başlattığımız kampanyamızı sizlerle paylaşmak için buluştuk. Bildiğiniz gibi her geçen gün işçi ve emekçilerin çalışma koşulları kötüleşiyor. Güvencesiz çalışma, başta fabrikalar olmak üzere iş yerlerinin “normali” haline geliyor. Ücretler baskılanıyor. Yılın ilk ayında olmamıza rağmen, neredeyse açlık sınırında belirlenen asgari ücret, 2025 yılının açlık ve sefalet yılı olacağını bizlere şimdiden gösteriyor. Tüm bu koşullarda, sendikalarını eyleme ve greve zorlayan; ek zam ve sendikal haklarının tanınması için direnişe geçen işçilerin karşısına ilk dikilen ise AKP hükümeti ve onun yasa tanımaz uygulamaları oluyor. Bugün İş Kanunu ile Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu, ucuz emeğe dayalı üretim modelini desteklemekte, birçok esnek çalışma modelini içermekte ve sendikal örgütlenmeyi olabildiğince zorlaştırmaktadır. AKP’nin iktidara gelmesinden bu yana çalışma hayatı ve sendikal örgütlenmeye dair 20 yıllık gelişmeler, işçilerin örgütlü ekonomik ve sosyal haklar mücadelesinin olağanüstü gerilediğini gösteriyor. Toplam kayıtlı sigortalı işçi sayısı 12 milyon kişi artarak 4,6 milyondan 16,8 milyona yükseldi, yani dört katına çıktı. Ancak sendikalı işçi sayısı 20 yılda 200 bin azalarak 2003’ün de gerisine düştü. 2003’te yüzde 58 olan sendikalaşma oranı, 2025’te yüzde 14,9’a gerileyerek dörtte bire indi. 2003’te her 100 çalışandan 58’i, yani her iki çalışandan biri sendikalıyken, şimdi her 100 çalışandan yalnızca 14’ü sendika üyesi. Kayıt dışı istihdamın yüzde 20’yi aştığı düşünüldüğünde, toplam çalışan sayısına kıyasla sendikalaşma oranı yüzde 10’un da altına düşüyor. Ancak ekonomi politikasını “ucuz emek” üzerine inşa eden Cumhur İttifakı için bu tablo bile yeterli görünmüyor. Bu somut durumu değiştirecek olan, ancak işçi sınıfının meşru haklarına dayanarak yürüteceği fiili mücadeleyle hak gasplarına “dur” demesidir. Kurulduğu günden bu yana işçi ve emekçilerin mücadelesini ileri taşımak için çalışan partimiz, Emek Partisi de işçilerin tüm haklarını tırpanlamayı görev edinen bu sömürü düzenine karşı bir kampanya başlattı ve mücadele eden işçilere, sendika temsilcilerine, yöneticilere, hukukçulara, akademisyenlere ve gazetecilere çağrı yaptı. Aşağıda üç başlıkta toparladığımız talepler, işçilerin demokratik haklarını ve sendikal özgürlüklerini kullanması açısından en yakıcı hale gelmiş sorunları ve bu sorunların çözümlerini ifade etmektedir: 1- Güvenceli iş, keyfi uygulamaların engellenmesi Etkin bir iş güvencesinin olmadığı durumda işçiler, mevcut yasalardan doğan haklarını kullandıklarında dahi işlerini kaybetmektedir. İnsanca yaşam ve çalışma koşulları için sendikalaşan işçilerin iş güvencesi, patronların iki dudağı arasına sıkışmış durumdadır ve sendikalaşma mücadelesini de zayıflatmaktadır. Anayasal hakkını kullanarak sendikalaşan işçiler, keyfi bir şekilde işten çıkarılmaktadır. Eskişehir’de bu yasa tanımazlığı Atışkan Alçı ve Yasin Çakır Un Fabrikası işçilerinin mücadelesinden de biliyoruz. Sendikalı olma ve sendikal haklarının tanınması için mücadeleye başlayan işçiler, anayasal haklarının tanınması için günlerce, aylarca fabrika önünde direnmek zorunda kaldı. Atışkan Alçı örneğinde, işveren yetki itirazı kozunu kullandı ve uzayan mahkeme süreci, fabrikada örgütlenen Kristal-İş Sendikasının toplu sözleşme hakkının gasp edilmesine neden oldu. Bu ve benzeri örnekler, işçilerin sendikalaşma fikrinden uzaklaşmasına yol açarken, anayasal hak olan sendikalı çalışma hakkı fiilen ellerinden alınıyor. Biliyoruz ki işçilerin yasal haklarını savunabilmesi ve örgütlenebilmesi için iş güvencesi temel bir gerekliliktir. İş güvencesi, işverenin keyfi tasarruflarını engelleyerek işçilerin çalışma hakkının gasp edilmesini önler. Bu nedenle diyoruz ki: İşçilerin, işten çıkarılma kaygısı olmadan örgütlenebilmesi için güvenceli ve insanca çalışma hakkı acilen güvence altına alınmalıdır. 2- Koşulsuz ve barajsız sendika Türkiye’de sendikal örgütlenmenin önündeki en büyük engellerden biri sendikal barajlardır. 2012 yılında kabul edilen 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu ile iş kolu barajı her ne kadar yüzde 3’ten yüzde 1’e düşürülse de, iş kollarının birleştirilmesiyle her bir iş kolundaki işçi sayısı yüksek gösterildi. Bu yüzden, yüzde 1’e düşürülerek “iyileştirilmiş” gibi gösterilen iş kolu barajını aşmak oldukça zorlaştı. Ülke genelinde örgütlenme zorunluluğu, sendikaları aşırı derecede merkezileştirerek oligarşik ve bürokratik yapılara dönüştürdü. Sendika yöneticiliği, ömür boyu süren bir meslek haline geldi. Benzer şekilde, toplu iş sözleşmesinin uygulanmasını denetlemekle yetkili iş yeri temsilciliği, işçiden uzak, “masa başı bir iş” haline getirildi. Bu nedenle, işçilerin iş yeri temsilcilerini özgürce seçme hakkı yasalarla güvence altına alınmalıdır. 3- Yasaksız, sınırsız grev hakkı Grev, işçilerin en temel mücadele araçlarından biridir. Ancak ülkemizde grev ancak hükümetin izin verdiği kadar yapılabilmektedir. Anayasada yer almasına rağmen, ülkemizde grev hakkı fiilen gasp edilmiştir. AKP iktidarları, 2003-2024 yılları arasında 22 grevi “milli güvenliği bozduğu” gerekçesiyle yasaklamıştır. Bu yasaklar 200 bine yakın işçiyi doğrudan etkilerken, asıl etkisini tüm işçi sınıfına yönelik bir saldırı olarak göstermiştir. Grev yapılamayacağı, grev kararı alınsa bile yasaklanacağı fikri, işçilerin toplu sözleşme süreçlerini ve hak alma mücadelelerini olumsuz etkilemiştir. Bu nedenle diyoruz ki: Yürütmeye grev yasaklama yetkisi veren ve işçilerin grev hakkını gasp eden maddeler Anayasa’dan çıkarılmalı, mevzuat buna uygun şekilde yeniden düzenlenmelidir. Emek Partisi olarak, Eskişehirli işçi ve emekçilere çağrımız bu kampanyayı birlikte örgütlemek ve işçi sınıfının iş, ekmek, özgürlük mücadelesinin önündeki tüm engelleri hep birlikte kaldırmaktır.”
Tepkiniz Nedir?
![like](https://www.ajansexpres.com.tr/assets/img/reactions/like.png)
![dislike](https://www.ajansexpres.com.tr/assets/img/reactions/dislike.png)
![love](https://www.ajansexpres.com.tr/assets/img/reactions/love.png)
![funny](https://www.ajansexpres.com.tr/assets/img/reactions/funny.png)
![angry](https://www.ajansexpres.com.tr/assets/img/reactions/angry.png)
![sad](https://www.ajansexpres.com.tr/assets/img/reactions/sad.png)
![wow](https://www.ajansexpres.com.tr/assets/img/reactions/wow.png)